15 Ocak 2008 Salı

ey yolcu

Ey bu dünya kapısından adımını atmış yolcu! Nereye gidiyorsun böyle? Dur! ey yolcu. Hele bir bak etrafına,hele bir kulak ver şu seslere. Dinle bak ne fısıldıyor şu rüzgarlar? Niçin ötüyor bu kuşlar? Dur ey yolcu! Nereye gidiyorsun? Sen bir yolcusun hele bir bak etrafına. Acaba bir daha görebilecek misin şimdi gördüklerini, acaba bir kez daha duyabilecek misin şimdi duyduklarını, acaba bie kez daha soluya bilecek misin şimdi içine çektiğin, bir an bile onsuz yaşayamayacağın, her an onunla yatıp her an onunla kalktığın şu havayı. Ey bu dünya kapısından adımını atmış yolcu! evet sen ey yolcu. Nereye gidiyorsun biiliyormusun? hele bir dur ey yolcu. Hele bir bak kendine. Acaba gittiğin yerde seni neler bekliyor hiç düşündün mü? Gittiğin yerde nelere ihtiyacın olacak biliyor musun? Dur ey yolcu! nedir bu acelen? Yetişmeye çalıştığın ya da kaçırmaktan korktuğun şey nedir? Yoksa, yoksa ey yolcu yok olmaktan mı, unutulmaktan mı, yalnız bırakılmaktan mı korkuyorsun? Nedir bu telaşın ey yolcu hele dur. Biraz soluklan. Düşün bir kere bu dünyaya niye geldin? Ne işin var senin bu dünyada? Hiç düşündün mü ey yolcu, kimsin? Nesin? Nereye gidiyorsun? Hiç sordun mu bu soruları kendine? Nereden geldim? Neciyim ve nereye gidiyorum? Hiç düşündün mü bunları? Peki öyleyse nedir bu acelen, neden gidiyorsun? Yanında ne götürüyorsun? Gittiğin yerde "aç bakalım bohçanı, bize ne getirdin göster" dediklerinde ne göstereceksin onlara? Aldın mı yanına bişeyler? Al! öyle git gideceksen. Çünkü ihtiyacın var senin. Çünkü sen muhtaçsın ey yolcu! Bir damla suya, bir nefes havaya, bir lokma ekmeğe muhtaçsın sen ey yolcu. Dur ey yolcu nereye gidiyorsun

Hiç yorum yok: