5 Ocak 2008 Cumartesi

bir ilkbahar aksami rastlamistim yavru kuşa titrek ve narindi. Aldim bastirdim göğsüme geçmişti sanki titremesi, herşeyim olmustu bu minik serçe. her seferinde daha mutlu olsun diye yaptim ne isterse taa ki bir sonbahar akşamına kadar. soguk bir sonbahar akşamıydı. uçup gitmişti elimden arandım sokaklarda çaldım kapıları teker teker. hep bosaydi bu cabalar. istemezdim gitmesini ölene kadar benle olucaktı sanki ben yapıcaktım ona yeni bir yuva ben bakıcaktım yavrularına. o siyah tüyleri geliyor aklıma durmadan o güzel mis kokusu uykular haram oldu gecelerse mezarım adeta. niye gittin minik kuş?? bir başıma biçare bıraktın gittin artık gezdiğim sokaklarda seni arar oldum beraber söylediğimiz o mutluluk parçaları öldürüyor beni şimdide yavaş yavaş. hep gülüyorum insanlara mutluyum diyorum herşey güzel diyorum ve buna bir tek kendimi inandıramıorum. kan ağlıor içim yaş doldu gözlerim. gün gün aklımda herşey nasıl unuturum nasıl unuturm söyle unutmak mı çare??? ben çare bulamadım hiç bi şekilde ve ucup gittiğinden beri taş basmak gönlüme o kadar agır o kadar acı verio ki insana anlatamam kimseye. bir amacım bi hayalim vardı yaşanacak bi sevdam vardı yüzümü güldürecek onları da elimden aldın ya hayat o kadar anlamsızlaştı ki tek olasılıklı bi hayattan bomboş bi dünyaya geçtim sanki herşey agır akıyor geçmiyor zaman gülmüyor yüzüm ölüm kurtulus olsa ölmek koymazdı belki ama senle gireceğim mezara yalnız girmek bile cok kötü kimsesiz insanları anlıyorum su an açları da yemeğim içkim oldu ve bende bir basıma tek kaldım buralarda.gittin ya bir başıma bıraktınya beni yanlızdım tamamen yanlız kaldım..

Hiç yorum yok: